8 Şubat 2014 Cumartesi

Papatya Falı

Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor… Ah şu papatya falları, çaresizliğim ona mı kaldı! Şarkılara konu olmuştur papatya falları. Baharı simgeleyen bu harika çiçekler, insanlara dilekler tutturup, fal açtırmıştır.                                                                                                                                                                     
   Bu şirin çiçekler, güzellikten, taç yapmaya; çayından, fal bakmaya kadar birçok alanda bize imkânlar sunuyor. Baharın gelmesiyle birlikte, bulduğu küçücük bir toprak parçasından bize gülümsüyor. 
                                                                                                                                                                                     
   Önce, nicedir içinizde sizi kemiren ve karar veremediğiniz bir konuda niyetlenirsiniz. Sonrasında iki seçenek hâline getirdiğiniz düşünceleri her bir yaprakla elersiniz. Kalan son yaprak, size doğru cevabı sunar. Şans her zaman yüzde ellidir. Temiz bir kalple, inanarak yapılan papatya falının sonucu hep çağırdığınız cevabı size getirir.                                                                                                                     
    En çok, aşk ikileminde olup, sevgiliyi düşünenler, biraz da baharın coşkusuyla yönelir kır çiçeklerine. Bazen zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Nisanla başlayan, baharla devam eden papatyaların içerisinde huzur bulursunuz. Hep en güzel anlar ya da zorlu saatlerde gelmez mi sevgili akla! İşte, burada da seviyor, sevmiyor ya da beni düşünüyor, düşünmüyor falları açmak, yapılabilecek en güzel şey olsa gerek.                                                                                                                                   
Hadi, sizler de geç kalmadan, hayatınızda bir defa da olsa sevdiğinizi yüreğinize alıp, bir papatya falınıza bakın. Bakalım seviyor mu, sevmiyor mu?

Kahve Falı

Harika bir akşam yemeğinin arkasından, sıra gelir Türk kahvesine. Bakır cezvelerde, bol köpüğüyle kişi adedince hazırlanır. Günün yorgunluğunu üzerinden atmanın en kolay yoludur, özenle hazırlanmış bu keyifli içecekler.                                                                                                                              

  Dilekler tutulur yürekten gelen duygularla, fincanlar kapatılır. Sıra gelmiştir kahve fallarına… Aslında inanmadığını söylese de, birçok insanın ilgi alanına girer minik fincanın söyledikleri. Aklımızda nicedir tuttuğumuz dileklere dair bir ipucu bekleriz falı yorumlayanın ağzından. Yorumcumuz, bunu hissedercesine bir süre bakar telvelerin şekillerine. Sonrasında da yoğun konsantresi ve en temiz duygularıyla anlatır falın bize söylediklerini. Aslında oradaki kurumuş kahve telveleri değildir yazgımıza dair emareler veren; zihnimizdeki nicedir büyüttüğümüz duygu ve dileklerin enerjilerinin yansımasıdır.                                                                                                                                   
Kahve falına gönül veren birçok insanın yanı sıra, bu işi meslek hâline getirmiş kişiler de vardır. Her zaman işin uzmanını bulmak zordur. Bu yüzden, içilen bol köpüklü Türk kahvelerinden sonra falımızı yorumlayacak kimse olmasa da fincanlar kapanır, dilekler tutulur, bir göz gezdirip ipuçları yakalamaya çalışmak da bize kalır. Yollar, haber getireceğini umduğumuz kuşlar, çeşitli harfler görürüz sevgilinin isminin baş harfini yansıtan, rakamlar belirir günü mü, ayı mı temsil ettiğini bilmediğimiz.                                                                                                                                                                                  
Eğer kahve falına bakacak kimseniz yoksa etrafınızda, haydi iş başına! Biraz adapte olmak, biraz hayal gücü…

www.fiskosta.com