6 Temmuz 2014 Pazar

Kefir Maskesi İle Yenilenin


Sayısız faydaları bulunan kefir, son yıllarda daha çok tüketilmeye başlandı. Sadece içerik değil, güzellik alanında da çok kullanılmakta ve çok etkili sonuçlar alınmaktadır. Saç bakımında kullanılan kefir, saç tellerini kalınlaştırır; harika maskelerle de cildi tazeler.

Kefir maskesi nasıl yapılır ve nelere dikkat edilmelidir? Sizinle paylaşacağımız maske tarifini düzenli bir şekilde uyguladığınızda sonuçlarını çok kısa bir sürede alabilirsiniz.

Kefir maskesi Suna Dumankaya’dan

·         1 yemek kaşığı kefir

·         1 yumurta sarısı

·         1 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı

Bütün malzemeleri karıştırın ve cildinize sürün. Yarım saat beklettikten sonra süt ile yıkayarak temizleyin ve en sonunda soğuk su ile durulayın. Uygulayacağınız bu maskeyi haftada 3 kere yapabilirsiniz.

Kefir Maskesinin Faydaları

Kefir ile yapılan cilt bakım maskeleri, çok hızlı sonuç verir. Kısa sürede cildinizin parladığını, canlandığını ve en önemlisi de derin nem kazandığını gözlemlersiniz. Özellikle özel günleriniz öncesinde bu maskeyi hazırlayıp, uygulayarak dikkatleri üzerinize çekebilirsiniz. Cildinizin kırışmasına da bu sayede engel olabilir ve mevcut ince kırışıklıkların açılmasını sağlayabilirsiniz.

E vitamini, cildinizi besler ve kırışıklıkların açılmasını sağlar; yumurta sarısı cildinize nem verir.

Her yaşta bu maskeyi deneyebilirsiniz. Erkekler için de çok kolay ve etkili bir doğal bakım maskesi olduğunu unutmayın.
Daha fazlası için: http://www.fiskosta.com/kefir-maskesi.html

26 Haziran 2014 Perşembe

Size Özel Güzellik Sırları


Birçok konuda fikrimiz vardır; ancak, bilgimiz yoktur. Cilt bakımı da, hepimizin bir şeyler bildiği ancak yeterli belki de fazlaca yanlışlar yaptığımız konulardan biridir. Kulaktan dolma süregelen bilgilerin doğruluğunu hep birlikte irdeleyelim.

Selülit, çok kahve içenlerin hastalığı mıdır? Güneş, sivilcelere iyi gelir mi?  Bilgilerinizi gözden geçirmeye, güzellik mitlerini gerçeklerle yüzleştirmeye ne dersin?

Bakalım doğruları ne kadar biliyorsunuz?
1- Kükürtlü sabun ile sivilcelerinizden kurtulun.
Bu sabunlar düzenli kullanıldığında bazik etkisi ile sivilce iltihaplarını kurutabiliyor, fakat sonrasında uygun bir nemlendirici kullanmak şart! Ayrıca bir kez kullanmak veya ara ara kullanmak da sonuç vermiyor.

2-Selülitler sadece fazla kilosu olanların sorunu değildir.
Selülit, bir dolaşım problemi… Bu yüzden zayıf-şişman herkesin karşılaşılabileceği bir sorun. Kilolu insanların selülitle daha sık karşılaşmalarının sebebi ise fazla kilolarından dolayı yaşadıkları dolaşım sorunu… Tabii bunun yanında genetik nedenler, kahve, kola tüketimi, doğum kontrol hapları, hareketsizlik de bu sorunu tetikliyor.

3- Selülitlerinizin düşmanı kola ve kahvedir.
Kola ve kahve gibi kafein oranı yüksek gıdalar, selülit oluşumunu tetikliyor!

4- Çatlaklarınızın baş düşmanı hızlı kilo alıp vermektir.
Bir zayıflayıp bir şişmanladığımızda vücut dengemiz hızlı bir şekilde bozuluyor. Cildimiz yeterince elastik davranış gösteremediğinde de çatlaklar oluşuyor.

5- Sabun cildinizin ph’ını bozarak kurutur.
Sabun içeriği itibariyle bazik bir ürün. Bu yüzden de ciltte kurumalara ve gerilmelere sebep olabiliyor.

6- Fondöten sürmek sivilcelerinizi arttırır.
Sivilcelerin iyileşebilmesi için hava ile temas etmesi gerekiyor. Fondöten içeriği yönüyle yağ bazlı bir kozmetik ve cildin hava ile temasını önlüyor. Ayrıca sürme anında sivilce iltihabının dağılmasına da sebep olabiliyor. Bu yüzden fondöten kullanıldığında sivilcelerin artması mümkün.

7- Sık sık banyo yapmanın cildinizi kuruttuğunu unutmayın.
Cildimiz asidik bir yapıya sahip. Sabun ve duş jeli gibi ürünler, cildimizi bazik seviyeye getiriyor ve bu da kurumalara sebep olabiliyor. Dolayısıyla duştan sonra mutlaka vücudu kremlerle nemlendirmek gerekiyor.

8- Yüzüstü yatmak cildinizin çok erken kırışmasına yol açar.
Nasıl ki aynı hareketi ve mimiği sürekli tekrarlamak o bölgenin daha hızlı kırışmasına sebep oluyorsa, sürekli yüzüstü yatmak da belirli bölgelerin daha hızlı kırışmasına sebep olabiliyor.

9- Yağlı ciltlerin de nemlendiriciye ihtiyacı vardır.
Nemsiz kuruluk ve yağsız kuruluk durumları ayrı kavramlar. Yağlı cilde sahip kişilerin de ciltlerini nemlendirmeleri, ancak su bazlı nemlendiricileri tercih etmeleri gerekiyor.

10- Ağda yaptıktan sonra sakın güneşe çıkmayın.
Ağda uygulaması özellikle yüz bölgesinde hassasiyet yaratıyor ve bu durum bazen lekelenmelere ve alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Bu yüzden ağda sonrası güneşe çıkmamak, çıkılacaksa da mutlaka koruyucu ürün uygulamak gerekiyor.

11-Tüyleri jilet ile almak sanıldığı gibi tüyleri kalınlaştırmaz.

Tüyleri jiletle almak kalınlaşmaya neden olmuyor. Sadece tıraş edilmiş kılın çıkarken ucu daha keskin olduğundan kalınmış imajı veriyor.

12- Pudra sürerek sivilcelerinizden kurtulamazsınız.
Pudranın sivilceyi kuruttuğu gözlense de, cildin hava almasını engellediği ve uzun vadede daha fazla sivilce oluşumuna sebep olduğu da bir gerçek.

13-Bacak bacak üstüne atarak oturmak çatlakların oluşmasına neden olmaz.
Vücuttaki çatlaklar ani kilo alıp vermekten kaynaklanıyor. Bacak bacak üzerine atarak oturmak çatlak problemine sebep olmuyor, ancak dolaşım engellendiğinden bacaklarda dolaşım sorunu yaratabiliyor.

14- Dikkat! UV korumaları içeren makyaj ürünleri kullanırken güneş kremi kullanmanız gerekmiyor.
Eğer ürünün içindeki “titanyum di oksit” oranı yeterli ölçüdeyse, ekstra güneş korumasına gerek yok. Ama normal ürünlerde olduğu gibi tekrarı mutlaka gerekli.

8 Şubat 2014 Cumartesi

Papatya Falı

Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor… Ah şu papatya falları, çaresizliğim ona mı kaldı! Şarkılara konu olmuştur papatya falları. Baharı simgeleyen bu harika çiçekler, insanlara dilekler tutturup, fal açtırmıştır.                                                                                                                                                                     
   Bu şirin çiçekler, güzellikten, taç yapmaya; çayından, fal bakmaya kadar birçok alanda bize imkânlar sunuyor. Baharın gelmesiyle birlikte, bulduğu küçücük bir toprak parçasından bize gülümsüyor. 
                                                                                                                                                                                     
   Önce, nicedir içinizde sizi kemiren ve karar veremediğiniz bir konuda niyetlenirsiniz. Sonrasında iki seçenek hâline getirdiğiniz düşünceleri her bir yaprakla elersiniz. Kalan son yaprak, size doğru cevabı sunar. Şans her zaman yüzde ellidir. Temiz bir kalple, inanarak yapılan papatya falının sonucu hep çağırdığınız cevabı size getirir.                                                                                                                     
    En çok, aşk ikileminde olup, sevgiliyi düşünenler, biraz da baharın coşkusuyla yönelir kır çiçeklerine. Bazen zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Nisanla başlayan, baharla devam eden papatyaların içerisinde huzur bulursunuz. Hep en güzel anlar ya da zorlu saatlerde gelmez mi sevgili akla! İşte, burada da seviyor, sevmiyor ya da beni düşünüyor, düşünmüyor falları açmak, yapılabilecek en güzel şey olsa gerek.                                                                                                                                   
Hadi, sizler de geç kalmadan, hayatınızda bir defa da olsa sevdiğinizi yüreğinize alıp, bir papatya falınıza bakın. Bakalım seviyor mu, sevmiyor mu?

Kahve Falı

Harika bir akşam yemeğinin arkasından, sıra gelir Türk kahvesine. Bakır cezvelerde, bol köpüğüyle kişi adedince hazırlanır. Günün yorgunluğunu üzerinden atmanın en kolay yoludur, özenle hazırlanmış bu keyifli içecekler.                                                                                                                              

  Dilekler tutulur yürekten gelen duygularla, fincanlar kapatılır. Sıra gelmiştir kahve fallarına… Aslında inanmadığını söylese de, birçok insanın ilgi alanına girer minik fincanın söyledikleri. Aklımızda nicedir tuttuğumuz dileklere dair bir ipucu bekleriz falı yorumlayanın ağzından. Yorumcumuz, bunu hissedercesine bir süre bakar telvelerin şekillerine. Sonrasında da yoğun konsantresi ve en temiz duygularıyla anlatır falın bize söylediklerini. Aslında oradaki kurumuş kahve telveleri değildir yazgımıza dair emareler veren; zihnimizdeki nicedir büyüttüğümüz duygu ve dileklerin enerjilerinin yansımasıdır.                                                                                                                                   
Kahve falına gönül veren birçok insanın yanı sıra, bu işi meslek hâline getirmiş kişiler de vardır. Her zaman işin uzmanını bulmak zordur. Bu yüzden, içilen bol köpüklü Türk kahvelerinden sonra falımızı yorumlayacak kimse olmasa da fincanlar kapanır, dilekler tutulur, bir göz gezdirip ipuçları yakalamaya çalışmak da bize kalır. Yollar, haber getireceğini umduğumuz kuşlar, çeşitli harfler görürüz sevgilinin isminin baş harfini yansıtan, rakamlar belirir günü mü, ayı mı temsil ettiğini bilmediğimiz.                                                                                                                                                                                  
Eğer kahve falına bakacak kimseniz yoksa etrafınızda, haydi iş başına! Biraz adapte olmak, biraz hayal gücü…

www.fiskosta.com

16 Kasım 2013 Cumartesi

Bebekler Kaç Aylıkken Yürür?


Bebeklerin oturma, emekleme ve yürüme yaşı farklılıklar gösterebilmektedir. Kimileri 10 aylıkken yürümeye başlarken kimilerinin yürüme zamanı ise 14 aylık sürecine denk gelir. Ortalama olarak 12-13 aylık bir bebekten artık yürümesi beklenir. Anne ve babanın bebeğiyle alakalı en çok hatırladığı tarihlerden biri ilk yürüdüğü andır. Bu zaman diliminin geciktiğini fark eden ebeveynler, çocuklarını yaşıtları ile kıyaslayarak endişelenirler.

Kimi çocuk önce emekler, sonra sıralar ve son da yürürken; kimileri ise emeklemeden poposunun üzerine sürünür, daha sonrasında da yürürler.
 
Yürüme neden gecikir?

Genetik yapısı, boy ve kilo oranı, erken doğması gibi sebepler çocuğun erken yürümesinde etken oluşturabilirler. Bu durumlarda ailenin ne aşırı koruyucu ne de tedbirsiz olması önerilir. Çocuğun kendi cesaretsizliği de yürümesini geciktirebilmektedir.

Doktor kontrolünde olmak şartıyla, 18 aya kadar endişe duymadan çocuğun yürümesi beklenebilir. Ancak uzmanın şüphe duyduğu durumlarda gerekli tetkiklerin yapılması çok önemlidir.

Bebeklerin, gaz sancısı, emekleme ayları, yürüme ve diş çıkarma dönemleri ebeveynler için de zorlu bir süreç oluşturmaktadır.

Alışveriş Tüyoları


Alışveriş, her kadının tutkusudur. Birçoğu alışveriş merkezlerinde kendisini kaybedip, pişman olacağı kararlar verir. Dışarı çıkacağı zaman üzerine giyecek bir tane kıyafet bulamaz. Doğru kararlar verip, kazançlı bir alışveriş yapabilmek için bilmeniz gerekenlere göz atalım:

Plan yapın

Alışverişe çıkmadan önce gardırobunuza göz atarak, nelere ihtiyacınız olduğunu belirleyin.

İndirimleri değerlendirin

Yaz mevsiminde mayo yerine palto almak çok keyifli olmasa da, sezon dışı alışverişler sizin için çok daha kârlı olacaktır. Etiketlerin yarı fiyatına alabileceğiniz ürünlerle uzun bir sezon geçirebilirsiniz. Aynı meblağları ödeyerek bir yerine iki kıyafet sahibi olabilirsiniz.
 
Maksimum harcama miktarınızı belirleyin

En fazla ne kadar harcama yapabileceğiniz konusunda evinizde kesin bir karar vermelisiniz. Yanınızda, belirlediğiniz miktardan daha fazla nakit bulundurmamalısınız. Kredi kartlarının taksitlendirme imkânları, sizi çok daha fazla harcamaya teşvik eder. Bunu göz önünde bulundurarak kararlı olmalısınız.
Tarzınız olmayan parçalardan uzak durun

Sizin tarzınız olmayan ama vitrinlerde güzel duran ve indirimde olan kıyafetleri almayın. Göze görünmeyen bu harcamalar, evinizde gereksiz bir yığılmaya sebep olacak ve dolabınızda giyecek hiçbir şeyinizin olmadığını düşündürecektir.
Bedeninize göre alışveriş yapın

Mevcut bedeniniz ne ise, ona göre alışveriş yapın. Kilo alma ya da verme durumuna göre aldığınız kıyafetler, senelerce boşuna bekleyecektir.
Satış temsilcileri ile iletişim kurun

Satış danışmalarını tanıdığınız zaman, mağazadaki indirimlerden haberdar olup, kendiniz için ürün ayırttırabilme şansına sahip olursunuz.
Regl döneminde alışverişten uzak durun

Regl döneminde kişiler, hem beden hem de ruhsal olarak farklı bir süreçte olmaktadır. Bu nedenle, aldığınız kıyafetlerin bedenleri uymayacağı gibi, verdiğiniz kararlardan da memnun olmayabilirsiniz.
Alışverişe çıkarken kıyafet seçimi

Zaten dar olan kabinlerde birkaç kıyafet denemek, yerince zor olmaktadır. Bu nedenle alışveriş sırasında kolay giyip çıkarabildiğiniz elbiselerinizi tercih ederek, rahat bir alışveriş süreci geçirebilirsiniz.

Balla Gelen Sarışınlık


Sarı saç modası, bir türlü geçmemekte ve birçok kadının tercihi olmaktadır. Her ne kadar bütün ten renklerine yakışmasa da, sürekli makyajla bütünlük istese de, özellikle yaz aylarında en çok tercih edilen saç renklerinin başında geliyor.

Röfle gibi kimyasal işlemlerle yıllardır saç renklerini açan, uzun vadede saçları yıpranan kişiler sık sık saç bakımı yaptırsa da, saça verilen zararları yadsınamaz. Çok küçük yaşlarda bile saç boyama işlemleri yaptırılmaktadır. “Saç boyaları kanserojen yapıcıdır” ibareleriyle sık sık karşılaşılması nedeniyle kişiler, doğal saç renklerine dönüyor ya da doğal yöntemlerle saç renklerini açmaya başladılar. Bunun için de mutfağınızda bulunan malzemeler ve çok basit yöntemlerle istediğiniz saç rengine sahip olabilirsiniz.
 
Doğal yolla sarı saçlara sahip olmak hiç de zor değil

Yarım fincan saç kreminin içerisine, 4 fincan bal eklenir ve karıştırılır. Nemli saça bu karışım sürüldükten sonra streç film ile sarılır ve 8 saat bekletilir, daha sonra yıkanır. Bu işlemi haftada bir defa uygulamanız gerekmektedir.
Bal ve saç kremi sayesinde saç renginizin açılıp, saçlarınızın parladığını fark edeceksiniz. Aynı anda hem saç bakımınızı yapıp hem de saç renginizi açacaksınız. Bu işlem sayesinde özellikle kuru saçlara sahip olan kişilerin de saç ve saç derilerinin nemlendiği ve rahatladığı gözlenmektedir.

www.fiskosta.com